CHP’li Bakan’dan İçişleri Bakanı’na Eleştiriler
(ANKARA) – CHP Genel Lider Yardımcısı Murat Bakan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya “Göreviniz, kamu nizamı ile vatandaşın temel hak ve özgürlükleri ortasında anayasal bir istikrar kurmaktır. Fakat hamasetin ötesine geçmeyen son açıklamalarınız bu istikrarın tek taraflı bir güvenlikçi anlayışa kaydığını ve hak arayan yurttaşların gayeye konulduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Barışçıl protesto hakkını kullananları ‘terör’ ile yan yana getirmek, gençleri ‘karanlık planların figüranı’ üzere göstermek, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez” dedi.
Bakan, toplumsal medya hesabı üzerinden Yerlikaya’nın son açıklamalarına karşılık verdi. Bakan, Ali Yerlikay’yı etiketleyerek yaptığı paylaşımda şu sözleri kullandı:
“Göreviniz, kamu tertibi ile vatandaşın özgürlükleri ortasında anayasal istikrar kurmaktır”
“Sayın Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı olarak göreviniz, kamu tertibi ile vatandaşın temel hak ve özgürlükleri ortasında anayasal bir istikrar kurmaktır. Lakin hamasetin ötesine geçmeyen son açıklamalarınız bu istikrarın tek taraflı bir güvenlikçi anlayışa kaydığını ve hak arayan yurttaşların maksada konulduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Barışçıl protesto hakkını kullananları ‘terör’ ile yan yana getirmek, gençleri ‘karanlık planların figüranı’ üzere göstermek, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez.Bu telaffuz, devlete duyulan itimadı değil, kaygıyı büyütür.
“ Hukuk devleti unsurunu rafa kaldırmaktır”
Anayasal hakkını kullanan yurttaşları ‘vandallıkla’ suçlamak, hukuk devleti prensibini rafa kaldırmaktır. Birkaç münferit olay üzerinden tüm bir protestoyu kriminalize etmek, devletin tarafsızlık tabanını sarsar. Polis, yalnızca güvenlik ögesi değil, tıpkı vakitte insandır. Polis Teşkilatı, bu ülkenin en ağır yükünü sırtlayan meslek kümelerinden biridir. Fakat ne yazık ki, Türkiye’de en çok intihar eden meslek kümesidir. Nedeni açıktır: Ağır çalışma şartları, uzayan vazife saatleri, mobbing, amir tahakkümü, sendikal haklardan mahrumiyet, ruhsal dayanak eksikliği… Polisi yalnızca ‘toplumsal olayları çok güç kullanarak bastıracak bir güç’ olarak değil, hak sahibi bir yurttaş olarak görmeyen her yaklaşım, hem emniyetin iç barışını hem de toplumsal dengeyi bozar. Güvenlik telaffuzuyla özgürlükleri bastırmak, meseleleri derinleştirir. ‘Sokak daveti yapanlar’ diyerek gençleri suçlamak yerine, neden o gençlerin sokakta olduğunu sormak gerekir: Neden umutsuz? Neden telaşlı? Neden işsiz? Neye itiraz ediyor? Ne istiyor?
“Devlet, gençlerin sesini bastırmakla değil, duymakla yükümlüdür”
Devlet, gençlerin sesini bastırmakla değil, duymakla yükümlüdür. Gerçek güvenlik ise özgürlüklerin garanti altında olduğu devletle mümkündür. Örneğin polislere sendikal örgütlenme hakkı teslim edilirken; şovlara müdahale ve orantısız güç son bulmalıdır. Devlet, endişeyle değil, hukukla yönetilir. Huzur, bastırarak değil, dinleyerek sağlanır. Polis kimsenin art bahçesi ya da militanı değil, hak sahibi bir kamu görevlisidir. Sizin misyonunuz, hakları bastırmak değil, korumaktır. ya hukukun üstünlüğüne bağlı olacaksınız ya da endişe siyasetiyle her gün tükenen bir tertibin bekçisi olarak anılacaksınız.”
Reklamdır
