Bakan Memişoğlu: “Biz Türkiye olarak son 20 yılda esasında sağlıkta büyük bir değişim süreci yaşadık”

– Bakan Memişoğlu: “Biz Türkiye olarak son 20 yılda temelinde sıhhatte büyük bir değişim süreci yaşadık”

ASTANA – Sıhhat Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinde Sıhhat Alanına Yatırım Çekme ve Teşvik bahisli panelde gerçekleştirdiği konuşmada “Biz Türkiye olarak son 20 yılda temelinde sıhhatte büyük bir değişim süreci yaşadık. Bu değişim sürecini yaşarken de bilhassa ulaşılabilir sıhhat sistemini kurmaya çalıştık” dedi.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Astana programının ikinci gününde Kazakistanlı mevkidaşı Akmaral Alnazarova ile bir ortaya geldi. Akabinde Türk Devletleri Teşkilatı Sıhhat Bakanları Toplantısına katılan Bakan Memişoğlu, öğleden sonra da Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinde Sıhhat Alanına Yatırım Çekme ve Teşvik bahisli panele konuşma yaptı. Bakan Memişoğlu, “Biz Türkiye olarak son 20 yılda temelinde sıhhatte büyük bir değişim süreci yaşadık. Bu değişim sürecini yaşarken de bilhassa ulaşılabilir sıhhat sistemini kurmaya çalıştık. Zira 2002 yılında bizler, bu dönüşümden evvel her bir vatandaşımız yılda yalnızca iki kere sıhhat sisteminden hizmet alabiliyordu. Şu anda her bir vatandaşımız 11’in üzerinde sıhhat hizmeti alabiliyor ve bunu büsbütün sıhhat garantisi kapsamında yapabilir hale gelmiş durumda. Bunun yanında bugün 3-4 milyar doları rahatlıkla bulan bir sıhhat turizmini başarabilir hale geldik. Pekala bunu yaparken nasıl bir yapılanmaya gittik ve ne yaptık? Yalnızca kamu eliyle bunu yönetme bahtınız yok. Bir girişimcinin de olması, risk sermayesinin olması gerek, onu düşündük” dedi.

İkinci olarak insan faktörünün çok değerli olduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, “Bu insan faktörünün eğitiminin kalitesinin çok yeterli hale gelmesi gerektiğini biliyoruz. Türkiye’de bilhassa tabip kümesi, Türkiye’nin en çalışkan, en amaç odaklı, en zeki insanlarından oluşan, Türkiye’deki temelinde en zeki insanların çalıştığı küme. Bu bizim büyük avantajımız oldu. Bunun yanında sıhhatle ilgili yıllardan beri deneyimle bu kümesi da aktive etmeye başladık. Neyle? Bunun temelinde performansa dayalı ödeme sistemi getirdik. Fazla çalışanını çalışmayanı ayırdık temelinde sistemimizde. ve bunların hepsini de daha başlangıçtan itibaren standardize ettik. Ödeme sisteminden teşhis prosedürlerine, tedavi formüllerine bunların faturalandırmasına kadar her şeyi elektronik sisteme taşıdık. Denetim edebilir ve yönetilebilir hale getirdik” sözlerini kullandı.

“Yaşadığımız deneyimleri bütün üye ülkelerle paylaşmaya hazırız, dayanağa de hazırız”

Kamu özel iştiraklerle, kent hastaneleri üzere yahut ilaç bölümünün teşviki üzere uygulamalarla temelinde sıhhat bölümünü kendine neredeyse yetebilir hale getirildiğini kaydeden Bakan Memişoğlu, “Şimdi COVID-19’dan sonra dünya bunu temelinde fark etmeye başladı. Kendi kendine yetebilir sıhhat sistemleri kurmamız lazım. ve acil durumlarda bunun müdahale edilip koordine formda birlikte çalışabilmesi lazım. Ben demin toplantıda söyledim; temelinde Türk Devletleri Teşkilatı hepimiz için bir baht. Zira bizim birlikte hareket etmemiz, birlikte bu işleri yönetebilmemiz, 250 milyona yaklaşmış bu devletlerin ve milletin, tek bir millet olarak düşündüğümüz topluluğun sıhhat sistemini kendi kendine yönetebilir hale getirmemiz lazım. Bunun için yaşadığımız deneyimleri bütün üye ülkelerle paylaşmaya hazırız, takviyeye de hazırız. Bunu yalnızca ekonomik ve finansal olarak düşünmemek lazım. Bunu insani olarak düşünmek lazım, toplumsal olarak düşünmek lazım. Zira bugün insanların mutluluğunun en kıymetli sebebi sıhhati. Yüzde 75-80 oranında beşerler memnunluğu sıhhatle eşleştiriyorlar. Yani bugün sıhhatiniz yoksa, sıhhatle ilgili bir külfetiniz varsa istediğiniz kadar varlıklı olabilirsiniz, istediğiniz kadar makamınız olsun fakat sıhhatiniz yoksa keyifli değilsiniz. Yoksul olursanız memnun olabilirsiniz yahut bir makamda oturmuyorsanız tekrar memnun olabilirsiniz, köyde yaşayan beşerler da keyifli olabilir lakin sıhhati olmayan bir insan keyifli olamaz. Onun için bizler yöneticiler, en kıymetli şey insanların sağlıklı kalmasını sağlamak yahut sıhhatini temin edecek imkanları vermektir. ve bunu varlıklı, yoksul yahut makamı var makamı yok diye ayırmadan insan olduğu için vermemiz gerekir. Onun için biz bu 250 milyonluk kendi birebir kandan gelmiş, birebir yerden gelmiş insanların sıhhatini öncelikli olarak düşünüyoruz. Onun için elde ettiğimiz bütün deneyimleri paylaşmaya hazırız” sözlerini kullandı.

“Temel sıhhat sistemimizi aile hekimliği ile güçlendirdik”

Bakan Memişoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bunun yanında, biz sıhhatin ulaşılabilirliğinin yanında bilhassa temel sıhhat, esirgeyici sıhhat sistemimizi aile hekimliği ile güçlendirmiş durumdayız. Bunu nasıl yaptık? 1960’ların sonunda temelinde bölge bazlı sıhhat sisteminden 2008-2009’larda toplum bazlı, nüfus bazlı, kişi bazlı sıhhat sistemine geçtik ve bunu aile hekimliği ile yaptık. Böylelikle her bir vatandaşımızın kendisinin primer doktorunu tespit ettik ve onunla doktoru eşleştirdik. Böylelikle yalnızca koruyucuyu değil, tıpkı vakitte önleyiciyi de yapmaya çalıştık. Ne üzere? Anne çocuk sıhhatini, bebeklerimizi -daha gebe kalındığından itibaren- bu sistemin içine dahil ederek takiplerini sağlattık ve böylelikle temelinde hem anne vefatlarında hem de bebek vefatlarında, enfeksiyon oranlarında birebir vakitte toplumun sıhhat kültürünün artması konusunda büyük bir yol katettik.”

“Birlikte hareket edersek sıhhatle ilgili çok kıymetli yol kat ederiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeni bir siyaset oluşturulduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı diyoruz. Bu amacımızda ne var? Koruyan, geliştiren ve üreten sıhhat sistemini oluşturacağız dedik. Neden dedik? Zira siz üretmezseniz, siz bilgiyi, fikri üretecek bir model geliştirmezseniz bugün dünyada sıhhatle ilgili kendi kendinizi yönetemezsiniz. O nedenle biz Türk toplumları olarak kendi kendimize kâfi üretim ve teknolojiyi sağlamak durumundayız. Bugün dünya globalizmden bölgesel kutuplara dönüşüyor. Bu dönüşmeyi biz Türk toplumları olarak bir ortaya getirip bizim güçlü bir yapıya dönüştürmemiz gerekir. Bu fırsat hepimizin önünde duruyor. Onun için Türk toplumları olarak bu fırsattan daima bir arada yararlanmamız gerekir. Birbirimizin güçlerini birleştirip birlikte hareket edersek bu işin sonunda sıhhatle ilgili çok kıymetli yol kat ederiz” açıklamasını yaptı.

“Sağlığın seni beni yok bizi olması gerektiğini düşünüyorum”

“Biz şu anda bilhassa ender hastalıklardan genoma kadar, moleküler tedavilerden CRISPR tedavilerine kadar, kanser tedavilerinden mRNA aşılarına kadar her türlü teknolojik gelişim için ‘fikirden ürüne’ diye bir model geliştirmeye başladık” diyen Bakan Memişoğlu, “Bu modelde ne var? Hepiniz kesimdesiniz. Bugün baktığınız vakit bilim insanları bilim üretirler, bilim söylerler. Bu bilimi şayet siz bir ticari esere, bir teknolojik esere, bunu finansal gelire dönüştürmediğiniz vakit yalnızca bilim olarak kalır. Bilim insanlarını da ticaretle uğraştırmamanız lazım. Bilim insanı bilimini yapacak, ticaret adamı ticaretini yapacak, bunun ekosistemini de devlet oluşturacak. Bizim ‘üçlü sarmal’ dediğimiz bir sisteme dönüşüyoruz şu anda. Bu nedir? Fikri olanın o fikrini değerlendirip eser haline getirmek bir ekosistemle alakalı bir şeydir. Yoksa siz bunu ne yaparsanız yapın orada fikir olarak kalır yahut yatırımcı nereye yatıracağını bilemediği için yanlış yönlendirilirse de o yatırım heba olur. Onun için bizlerin neye yatıracağımızı, nasıl bir sistem kuracağımızı yeterli organize etmemiz lazım. Biz ülkemizde şu anda üçlü dediğimiz sarmal yapı oluşturuyoruz” sözlerini kulandı.

“Sağlık, insan gücünün fazla olduğu, yönetimsel kabiliyetlerin düzgün olması gereken bir yerdir”

Hastanelerde Transfer Ofisleri’nin oluşturulduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu Teknoloji Transfer Ofislerindeki bilgiyi, fikri türel olarak da ona kişinin fikri mülkiyetini koruyarak şayet işimize yarayacak bir eser varsa buna finansal olarak takviye verecek yatırımcıyı bulmaya çalışıyoruz. Tıpkı kent hastanelerimizi yaptığımız üzere. Biz kamu özel paydaşlığıyla hastanelerimizin yüzde 84’ünü yeniledik. Bugün ülkemizde 177 bin yatak var, bunun 120 bini tek kişilik, çift kişilik. İnanılmaz otel konforunda hastaneler oluşturduk ve bunun sürdürülebilirliğini sağlıyoruz şu anda. Onun için sıhhat maliyetli bir iştir. Sıhhat, insan gücünün fazla olduğu, yönetimsel kabiliyetlerin uygun olması gereken bir yerdir. Yoksa hem paranız hem de insanınız israf olur. Onun için bunu güzel planlamanız lazım. Bunu planlamanız için de düzgün bir ekosistem oluşturmanız lazım. Yani siz bir yerden bir yeri alıp da bu çok yeterliymiş deyip de sisteminize adapte etmeye çalışırsanız o sizde çalışmayabilir. Siz o ekosistemi, o altyapıyı oluşturmazsanız yahut o bilgiyi bilmiyorsanız, nedenini münasebetini bilmiyorsanız, gayesini bilmiyorsanız sıhhatte hüsran yaşarsınız. Onun için biz diyoruz ki, sıhhatte bu kadar insan gücü olan, bu kadar istekli, üstelik de bu dünya üzerinde hakikaten düzgün niyetli, düzgün çalışan beşerler olarak, toplum olarak, birebir kan bağı taşıyan beşerler olarak birlikte hareket edebiliriz. Bu mevzuda yatırımcıyı da bilim insanını da onun sistemini kuracak idaresi de daima bir arada oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Yazılı olarak söyleyeceklerimden çok kelamlı olarak söyledim, kusuruma bakmayın. Lakin bu çok kıymetli stratejik bir bahistir sıhhat. Sıhhatin seni beni yok, bizi olması gerektiğini düşünüyorum.”

“Çünkü maalesef sıhhatte bazen kullanılabilirsiniz” diyen Bakan Memişoğlu, “Bugün bir tedavi metodunun 3 milyon 200 bin dolar olduğu sistemlerden bahsediyoruz, bir tedavi küründen. Şayet siz onu üretmezseniz sürdürülebilir bir sıhhat sisteminiz olmaz. Üretebilmeniz için de gücümüzü birleştirmemiz gerekir diye düşünüyorum” dedi.

Bakan Memişoğlu, Astana temasları kapsamında Kazakistan Cumhuriyeti Başbakanı Oljas Bektenov ile bir toplantı gerçekleştirecek. Bakan Memişoğlu, toplantının ardından Cumhuriyet Hastanesini ziyaret edecek.