CHP’li Karatepe: Sanayi çarkları durdu, Türkiye üretmeden büyüyemez
CHP Genel Lider Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, “Bugün yaşanan, iktisattaki üretim zafiyetinin, irtibat stratejileriyle ötelenmeye çalışılmasıdır. Meğer sayılar ertelenemez. Gerçeklerle yüzleşilmeden ilerlenemez. Vakit, yeni ve tüm paydaşların içinde bulunduğu bir sanayi siyaseti uygulama vaktidir. Türkiye iktisadı, üretmeden büyüyemez” dedi.
Yalçın Karatepe, yaptığı yazılı açıklamada, iktisatla ilgili aktüel gelişmeleri kıymetlendirdi.
Mevcut iktisat idaresinin her yeni açıklamasının, “gerçeklerden biraz daha uzaklaşan bir anlatının kesimi haline geldiğini” belirten Karatepe, “Mesela Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sanayi üretimi üzerine yaptığı kıymetlendirme. Açık konuşmak gerekir: Türkiye iktisadı üretim cephesinde bir güzelleşme yoktur. En son açıklanan Mart 2025 verisine bakarak yapılan tahlillerin gözden kaçırdığı bir gerçek var, sanayi üretimi yerlerde sürünüyor. Endeksin düzeyi mart ayında 108 olarak açıklandı. Bu endeks 2021 yılı baz alanırak hesaplanıyor. Şöyle söz edeyim 2021 yılında 100 olan paha bugün hangi düzeye gelmiş onu gösteriyor. Gelinen düzey 108. Yani sanayi üretimi son 5 yılda toplam olarak yalnızca yüzde 8 artmış. Bu data, bırakınız güçlü bir toparlanmayı, durağan bir sanayi üretimimiz olduğunu göstertiyor” diye konuştu.
Türkiye iktisadının bugün, kalıcı verimsizlik, yatırım zayıflığı ve üretim çökmesiyle karşı karşıya bulunduğunu tabir eden Karatepe, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bu şartlarda ‘dayanıklılık’ vurgusu yapmak, hakikat sorulara yanlış karşılıklar üretmektir. Endüstride çarklar dönmüyorsa ne ihracattan ne istihdamdan ne de mali dengelerden kelam edilebilir. Ancak mevcut iktisat idaresi, bu tablonun gerektirdiği kapsamlı bir üretim siyaseti sunmak yerine, kaynaklarını ve gücünü değişik alanlara yöneltmiş durumda. Üretimi artıracak önlemler yerine, organize sanayi bölgelerine ve hallerin giriş çıkışlarına vergi memurları gönderileceği duyuruluyor. Bu, üretimi planlamak yerine, mevcut dar kapasiteyi denetleyerek denetim altına alma refleksidir.
“GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEDEN İLERLE OLAMAZ”
Ekonomi, kontrolle değil; yönetişimle yönetilir. Üretim planlaması olmadan yapılan her müdahale günü kurtarmaya yönelik süreksiz uygulamalardır. Halbuki endüstrinin bugün gereksinimi olan şey süreksiz değil; stratejik yönlendirmedir. Şimşek’in yaptığı açıklamalar, yapısal meselelere tahlil üreten bir stratejiden çok, bilgiye karşı geliştirilmiş bir refleksi yansıtmaktadır. Bugün yaşanan, iktisattaki üretim zafiyetinin, bağlantı stratejileriyle ötelenmeye çalışılmasıdır. Halbuki sayılar ertelenemez. Gerçeklerle yüzleşilmeden ilerlenemez. Vakit, yeni ve tüm paydaşların içinde bulunduğu bir sanayi siyaseti uygulama vaktidir. Türkiye iktisadı, üretmeden büyüyemez. Ve üretim olmadan hiçbir telaffuz sürdürülebilir değildir. Türkiye’nin üretim gücü alarm veriyor. Bu sırf bir istatistiksel ikaz değil; ülkenin iktisadi direnci, toplumsal istikrarı ve geleceğe yönelik hareket alanı açısından stratejik bir sinyaldir. Bilgiler, Türkiye iktisadının üretim kapasitesini koruyamadığını, yüksek teknolojiye dayalı katma pahalı alanlara geçiş yapamadığını ve dış girdilere olan yapısal bağımlılığı aşamadığını göstermektedir.”
EKONOMİDEKİ SANAYİ ÇARKLARI DURDU
CHP Genel Lider Yardımcısı Yalçın Karatepe, üretim olmadan büyümeden kelam edilemeyeceğini, sanayi çarklarının durduğu bir iktisatta, istihdam yaratmanın, gelir dağılımını düzeltmenin, kamu maliyesini dengelemenin yahut dış ticaret açığını kapatmanın mümkün olmadığını vurguladı.
Üretimin dışlandığı, planlamanın terk edildiği, kaynakların stratejik yatırımlara değil, kısa vadeli gaye reflekslerine yönlendirildiği bir nizamda; yalnızca kalkınma değil, ekonomik istikrarın dahi sağlanamayacağını tabir eden Karatepe, şöyle devam etti:
“Ekonomik büyüme sadece rakamsal bir genişleme değildir; üretim kapasitesinin sürdürülebilir biçimde artırılmasıdır. Lakin şu an gelinen noktada, üretimin finansmanla, teknolojiyle, yerli girdiyle ve insan kaynağıyla buluşturulmadığı; endüstrinin iç pazardan değil, dış talep ve döviz akışından beslendiği kırılgan bir yapı kelam hususudur. Bu kırılganlık, dış şoklara, kur krizlerine ve tedarik zinciri kesintilerine karşı Türkiye’yi savunmasız hale getirmektedir. Münasebetiyle üretimdeki düşüş sadece bugünün değil, birebir vakitte yarının ekonomik egemenliğini tehdit etmektedir. Bilgiler açıktır. Gerçekler tartışmaya kapalıdır. Ekonomiyi yönetmek, istatistikleri makyajlamak değil; bu bilgilerin işaret ettiği doğrultuda yapısal adımlar atmaktır. Süslü cümlelerle, içi boş temennilerle, günü kurtarmaya dönük açıklamalarla topluma inanç verilmez. İtimat, üretim gücünün tekrar inşa edilmesiyle kazanılır. Ve o inşa, lakin açık, rasyonel ve stratejik bir kalkınma programıyla mümkündür. Bugün üretimin ihmal edilmesi, yarın iktisadın tüm taşıyıcı kolonlarının çökmesine yol açabilecek kadar kritik bir meseledir.”
