Çocuklarda morluk ve kanama uyarı sinyali olabilir

Hematoloji Uzmanı Dr. Sevinç Yılmaz, hemofili hakkında bilgi verdi. Dr. Sevinç Yılmaz, hemofilinin genetik geçişli, yani doğuştan gelen bir kan hastalığı olduğunu ve hayat uzunluğu takip gerektirdiğini söyledi. Dr. Yılmaz, hastalığın zamanında fark edilip uygun halde tedavi edildiğinde çocukların sağlıklı ve faal bir hayat sürebileceğini belirtti.

“MORARMA, UZUN SÜREN KANAMA VARSA DİKKAT”

Hemofilinin bilhassa çocukluk çağında belirti verdiğini söz eden Dr. Yılmaz, şunları söyledi:

“Nedensiz morluklar, burun kanamaları, küçük çarpmalarla oluşan şişlikler ve uzun süren kanamalar, ekseriyetle ailelerin birinci fark ettiği belirtiler oluyor. Ayrıyeten, diz yahut dirsek üzere eklem bölgelerinde sık sık ağrı ve şişlik yaşayan çocuklar da kesinlikle hemofili açısından değerlendirilmelidir.”

‘ÇEŞİTLİ TİPLERİ VAR’

Hemofilinin çeşitli tipleri olduğunu en değerlilerinin ise A ve B olduğunu kaydeden Dr. Yılmaz, “Hemofili A, bedende pıhtılaşmayı sağlayan faktör 8’in eksikliğiyle, hemofili B ise faktör 9’un eksikliğiyle ortaya çıkar. Bu faktörler eksik olduğunda, hastanın kanı olağanda olduğu üzere pıhtılaşamaz. Bu da küçük bir çarpma sonrası bile uzun süren kanamalara yahut iç kanamalara neden olabilir” diye konuştu. 

‘TANI ERKEN KONULURSA HAYAT KOLAYLAŞIR’

Tanının yalnızca belirtilere bakılarak değil, laboratuvar testleriyle de konduğunu vurgulayan Dr. Yılmaz, “Ailede hemofili geçmişi varsa ve bebek doğduktan kısa mühlet içinde kanamalar görülüyorsa – örneğin kordon kısmı sonrası uzun süren kanama yahut sünnet sonrası çok kanama üzere – bu durum ciddiyetle ele alınmalı” sözlerini kullandı. 

‘HEMOFİLİ TANISI YALNIZCA TIBBİ DEĞİL, ÖMRÜ ETKİLEYEN BİR DURUMDUR’

Dr. Sevinç Yılmaz, hemofilinin yalnızca fizikî bir sıhhat sorunu olmadığını, çocuğun eğitim hayatını, toplumsal alakalarını, hatta oyun oynama formunu bile etkileyebileceğini belirterek “Bu yüzden yalnızca çocuğun değil, ailenin de yanlışsız bilgilendirilmesinin çok değerlidir. Eğitim, ruhsal dayanak ve inançlı bir hayat ortamı sağlandığında, çocuklar çok daha sağlıklı bir biçimde gelişimlerini sürdürebilirler” dedi. 

TEDAVİ ARTIK YALNIZCA ‘KANAMA SONRASI MÜDAHALE’ DEĞİL

Eskiden hemofili hastalarının yalnızca kanama yaşandığında tedavi edildiğini, bugünse gözetici tedavilerin ön planda olduğunu belirten Dr. Yılmaz, “Profilaksi adını verdiğimiz bu formülle, hastalara sistemli aralıklarla pıhtılaşma faktörleri veriliyor. Bu sayede kanamalar şimdi oluşmadan önlenebiliyor” diye konuştu. Dr. Yılmaz, ayrıca yeni geliştirilen uzun tesirli ilaçlar ve gen tedavisi çalışmalarının da gelecek için umut verici olduğunu söyledi.

‘SPOR YASAK DEĞİL, DENETİMLİ HALDE ÖNERİYORUZ’

Toplumda yanlış bilinen bir diğer bahsin da sporla ilgili olduğunu söz eden Dr. Yılmaz, “Hemofili hastalarının kaslarını ve eklemlerini güçlendirmesi değerli. Yüzme üzere temas gerektirmeyen sporlar bilhassa tavsiye ediliyor. Yalnızca darbe alma riski yüksek sporlardan uzak durmaları gerekiyor” diye konuştu. 

‘FARKINDALIK YALNIZCA BİR GÜNLE SONLU OLMAMALI’

Toplumda hemofili hakkında daha fazla bilgi ve şuur olması gerektiğini vurgulayan Dr. Sevinç Yılmaz, “Hemofili, erken teşhis ve nizamlı tedaviyle yönetilebilen bir hastalık. Bu nedenle 17 Nisan’ı sırf bir anma günü değil, toplumu bilgilendirmek için bir fırsat olarak görmeliyiz” dedi.