Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. Uluslararası Yeditepe Bienali’nde konuştu: (2)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geleneği olmayanın geleceğinin de olmayacağını belirterek, “Kendi mazisine sırtını dönenin bugünü de yarını da karanlıktır. Biz işte bunun için her fırsatta ‘Kökü mazide olan bir atiyiz.’ diyoruz. Eğitimden siyasete, kültür sanattan mimariye kadar her alanda maziden atiye uzanan sağlam köprüler kurmaya çaba ediyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayesinde Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı işbirliğiyle Yedikule Hisarı’nda gerçekleştirilen 3. Memleketler arası Yeditepe Bienali’nde yaptığı konuşmada, bienal kapsamında 3 farklı yerde sergilenecek her bir yapıtın, geçmişle bugün ve gelecek ortasında kurulan bir köprü olacağını, medeniyetin kapılarını gerisine kadar açacağını ve bu kapıdan geçen herkesin yalnızca bir sanat yapıtına değil bir öyküye, bir bütüne, bir mana dünyasına da adım atmış olacağını söyledi.
3. Yeditepe Bienali’nin temasının “Gölge varsa ışık da vardır.” olduğunu anımsatan Erdoğan, “Esasında bu kelam, bu sav zihnimizde bir yandan aydınlık, karanlık, kırılma üzere birbirinden farklı mefhumları çağrıştırırken başka yandan çok değerli bir hakikate de işaret etmektedir. İşte o hakikat Parıltı Müddeti’nin 35. ayetinde mahfuzdur. ‘Allah göklerin ve yerin ışığıdır.’ O parıltı ki yeryüzünde canlı ve cansız tüm varlıkları aydınlatır. Hakikatin sonsuz ışığı bizim yaşantımıza farklı kırılımlarla, farklı tonlarla, farklı açılarla düşer. Varlığımıza adeta hulul eder. Sanat yapıtları de dahil yapıp ettiklerimiz, fikir ve aksiyonlarımız, hayatı algılayış ve yaşayış biçimimiz işte o ışıkla teşekkül eder.” diye konuştu.
Kendilerinin fıtrat gereği sürekli hakikatin, mutlak ve müteali olanın, sonsuz güç ve iradenin kaynağının arayışı içinde olduklarını belirten Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Burada hiç kuşku yok ki bir noktadan sonra da aklın da ötesine geçmemiz, sezgimizi yani muhayyilemizi mihrap kabul etmemiz gerekir. Muhayyileden, duyuşlardan, remiz ve yansımalardan hakikate yanlışsız bir seyahate lakin bu biçimde çıkabiliriz. Üstat Necip Fazıl’ın ‘Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış/Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.’ mısralarında tabir ettiği maveranın, ötelerin, beceri ve hakikatin peşinden işte bu imanla koşarız. Bu bakımdan ‘Gölge varsa ışık da vardır.’ kelamı umudu müjdeliyor, çabayı salık veriyor, inanç ve çabası telkin ediyor. Her gecenin bir sabahı olduğunu, aydınlığın ve inancın küfre kesinlikle galip geleceğini işaret ediyor. Merhum Sezai Karakoç’un ‘Geceyi onaran bir mimar vardır.’ dediği o mimarın hikmetine vasıl olmayı Rabbim hepinize, hepimize nasip eylesin diyorum.”
“Geleneği olmayanın geleceği de olmaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeditepe Bienali’ni, Türkiye’nin kültürel birikimini kozmik bir sahneye taşıyan değerli bir platform olarak gördüklerini, buradaki yapıtların hal lisanının dünyaya, “Bizim de söyleyecek sözlerimiz var, yüksek bir estetik anlayışımız, insanlığın hazinesine katacak eşsiz mücevherlerimiz var.” dediğini, çizgi, tezhip, ebru ve minyatür üzere kadim sanatların bu bienal vesilesiyle ülkenin marka kıymetine global çapta değerli bir katkı sağladığını ve kültürel diplomasiye dinamizm kazandırdığını lisana getirdi.
Bugün Türkiye denince zihinlerde yalnızca siyasi sonların canlanmadığını kaydeden Erdoğan, “Bunun da ötesinde geniş bir gönül ve kültür coğrafyası akıllara geliyor. Resmi kurumlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz ve daha kaçları gönül coğrafyamızdaki dost ve kardeşlerimizle olan muhabbetimizi günden güne pekiştiriyor. Lisanımızın, kültürümüzün, mefkuremizin, gelenekli sanatlarımızın elhasıl medeniyet kıymetlerimizin oturduğu taban, bu faaliyetler eliyle günbegün tahkim ediliyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin de on yıllardır geri plana itilen ve ihmal edilen bu çalışmalara vazifeye geldikleri birinci günden itibaren güçlü takviyeler sağladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Balkanlar’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya, Hicaz’dan Kafkasya’ya hayata geçirdiğimiz birçok proje ve programla köklerimize sıkı sıkıya sahip çıkmaya itina gösterdik. Gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizle ortamızda yeni köprüler kurduk. Ecdadın emanetlerinin izini sürerek tarihi ve kültürel mirasımızı ihya ettik. Türkiye’yi her alanda gıptayla takip edilen bir pozisyona getirmeyi başardık. Bundan sonra da inşallah bu şuurla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ecdattan devraldığımız her meziyeti, her hoşluğu, her birikimi daha da güçlü bir formda geleceğe aktarmaya devam edeceğiz. Kendi kıymetlerimize sıkı sıkıya sahip çıkacak, onları tekrar yorumlayacak, kuru taklitçilikten uzak duracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl burada ebediyete uğurladıkları Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu ve Şeref Başkanı Mehmet Doğan’ın, “Batıcılık, Batı taklitçiliği Türkiye’yi yıkıma götürmüştür. Milletimiz 21. yüzyıla yeni bir medeniyet vasatında girmelidir. Var olabilmenin, taklitten kurtulup ilim ve teknikte üretici olmanın, zihinleri çağ dışı, gerçek dışı baskılardan müdafaanın yegane yolu budur.” kelamlarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Kendisini bugün bir defa daha rahmetle andığımız Mehmet Doğan ağabeyin de dikkati çektiği üzere taklit yalnızca aslını yüceltir. Hele hele kopyacılık mukallidi çürütmekten diğer hiçbir işe yaramaz. Türkiye, özellikle tek parti faşizmi periyodunda buna maruz kalmış, Batıcı jakobenlerin elinde milletimizin kültür hazinesi ihmal edilmiş, tahkir edilmiş, daha vahimi binlerce yıllık esaslı miras reddedilmiştir. Ret siyasetleri ise merhum Tanpınar’ın tabiriyle kültürel intihara varan kültürel katliamla sonuçlanan felaketlere yol açmıştır. Gelenekle ve milletin kıymetleriyle hengameli, faşizan zihniyetin siyasetleri geride fikri, ilmi, akademik ve bilimsel açıdan büyük bir enkaz bırakmıştır. Meğer hepimiz biliyoruz ki geleneği olmayanın geleceği de olmaz. Kendi mazisine sırtını dönenin bugünü de yarını da karanlıktır. Biz işte bunun için her fırsatta ‘Kökü mazide olan bir atiyiz.’ diyoruz. Eğitimden siyasete, kültür sanattan mimariye kadar her alanda maziden atiye uzanan sağlam köprüler kurmaya çaba ediyoruz.”
(Sürecek)
Reklamdır
