Gelecek endişesi

Beyoğlu’nunilgi cazibeli sanat duraklarından bir olan Salt’ın yeni gösterim programı hepimizi yakından ilgilendiren bir bahse, iklim değişikliğinin tesirlerine parmak basıyor… ‘Bu son bahtımız mı?’ başlıklı gösterim programı, iklim krizinin çevresel ve toplumsal boyutlarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Bizim Suyumuz (In Our Water) 19 Nisan 19.00

YAŞAM KAYNAĞIMIZ

19 Nisan’a kadar İstiklal Caddesi’nde yer alan Salt Beyoğlu Açık Sinema’daki fiyatsız program, suyun hayati değerine odaklanıyor. Gösterimde yer alan belgeseller, toplulukların çevresel adalet arayışlarından sanayileşmenin uzun vadeli tesirlerine, suyun hem hayatın kaynağı hem de hayatta kalmaya yönelik bir çaba alanı oluşuna vurgu yapıyor.

Sedef Düğme (The Pearl Button) 18 Nisan 19.00

Gelecek endişesi

Belgesellerdeki yükselen deniz düzeyleri ve artan kuraklıklardan ekolojik yıkıma uzanan öyküler, suyun yalnızca bir doğal kaynak değil; ekosistemleri, ekonomileri, hayat biçimlerini şekillendiren bir müşterek olduğunu hatırlatıyor. Gezegenin geleceği ve sürdürülebilir ortak hayat ile yakından alakalı problemler etrafındaki aciliyetleri gündeme getiriyor.

Su ve İktidar (Water and Power) 11 Nisan 19.00

İnsan faaliyetlerinin çevresel sonuçlarına dikkat çeken bu programla ekolojik istikrarın tekrar kurulmasına yönelik ortak bilince katkı sağlamanın amaçlandığını belirten Salt Genel Müdürü Deniz Ova, ‘’Programın 10. yılında, günümüzün aciliyetlerinden hareketle birlikte düşünmeyi ve araştırmayı teşvik eden bir kültür kurumu olarak, suyun hayati kıymetine eğiliyoruz. Bu son talihimiz mı? seçkisiyle dünya çapında artan kuraklıklar karşısında su kaynaklarının kıymetini ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmedeki kritik rolünü ele alıyoruz” dedi.

Yaşam Suyu (Living Water) 16 Nisan 19.00

Çarpıcı mesajlar

Su ve İktidar (Water and Power), Los Angeles’taki su kıtlığının kent peyzajını nasıl yine şekillendirdiğini gözler önüne sererken, Hayat Suyu (Living Water) Wadi Rum Çölü odağında Ürdün’de yaşanan su krizinin ekolojik, toplumsal ve ekonomik boyutlarına dikkat çekiyor.

Şili Patagonyası’ndaki su göçerleri ile Pinochet diktatörlüğü sırasında kaybolmuş muhaliflerin öyküsünü iki sedef düğme aracılığıyla birbirine bağlayan Sedef Düğme (The Pearl Button) belleğin taşıyıcısı olarak suyu merkeze alıyor. Bizim Suyumuz (In Our Water) ise 1980’lerde New Jersey’de yaşayan bir ailenin kuyularına sızan zehirli kimyasallara karşı verdikleri gayretin izini sürüyor.