Haluk Görgün: Türk savunma sanayi yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın güvenliğine de ciddi katkı sunuyor
SAVUNMA Sanayii Başkanı Haluk Görgün, “Türk savunma sanayi sadece Türkiye’nin değil, dünyanın güvenliğine önemli katkı sunan bir ülke pozisyonundadır. İhracatımız yalnızca araç ve ekipman göndermek değil, birebir vakitte mühendisliğimizi, vizyonumuzu ve tahlil odaklı yaklaşımımızı da dünyaya taşımak manasına geliyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi uyumunda, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) konut sahipliğinde Kocaeli Valiliği ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin takviyeleriyle düzenlenen ve 2 gün sürecek Marmara Meslek Fuarı (MARMARAKAF) bugün başladı. İzmit’te bulunan Kongre Merkezi’nde düzenlenen programda Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ‘Savunma Sanayi ve Türkiye’ başlıklı söyleşi gerçekleştirdi.
‘DÜNYADA KELAMI GEÇEN BİR ÜLKE OLARAK KARARLI ADIMLARLA İLERLİYORUZ’
Görgün, söyleşisinde savunma endüstrinin yalnızca bir bölüm değil tıpkı vakitte bir milletin ayakta durma kararlılığının, özgür yaşama iradesinin ve kendi mukadderatını tayin etme azminin ismi olduğunu belirtti. Görgün, “Türkiye olarak, artık sadece muhtaçlıklarını karşılayan değil; birebir vakitte teknolojiyi üreten, istikamet belirleyen ve dünyada bu alanda kelamı geçen bir ülke olarak kararlı adımlarla tabir ettiğimizi gurur ve memnunlukla tabir ediyoruz. Bu süreçte en büyük gücümüz; güzel yetişmiş, vizyon sahibi ve üretken gençlerimizdir. İçinde bulunduğumuz çağda, bilgi en büyük güç, nitelikli insan kaynağı ise bu gücün taşıyıcısıdır” dedi.
‘KRİTİK MUVAFFAKİYETLERİNİN GERİSİNDE SIRF DEVLETİMİZİN İRADESİ DEĞİL GELECEĞE HAZIRLANANLARIN HAYALLERİ VARDIR’
Türkiye savunma endüstrisinin suramı ve gelişimini de anlatan Görgün, “Savunma endüstrimizin bugün kritik muvaffakiyetlerinin arkasında sırf devletimizin iradesi değil; tıpkı vakitte mühendislerimizin aklı, genç girişimcilerimizin yüreği ve gençlerimiz üzere geleceğe hazırlananların hayalleri vardır. Zira biz biliyoruz ki, ülkenin bağımsızlığı, sadece sonlarının müdafaasıyla değil; birebir vakitte kendi teknolojisini üretmesi, kendi muhtaçlıklarını yerli kabiliyetlerle karşılayabilmesiyle mümkündür. Bugün, gençlerle birlikte yürüttüğümüz bu şuur ve farkındalık, sadece ferdi bir meslek tercihi değil; birebir vakitte ülkemizin savunmasına, teknolojik bağımsızlığına ve istikbaline sunulmuş bir katkıdır. Sizlerle birlikte çalışmak, geleceği birlikte inşa etmek ve yerli-milli teknolojileri daha da ileri taşımak bizim için sorumluluk, birebir vakitte büyük bir gurur kaynağıdır” tabirlerine yer verdi.
‘ARTIK SIRF SİSTEM ALICISI DEĞİL, SİSTEM GELİŞTİRİCİ BİR ÜLKEYİZ’
Savunma Sanayii Başkanlığı’nın vazifelerine de değinen Haluk Görgün, “Savunma Sanayii Başkanlığı olarak bizim temel misyonumuz, ülkemizin yerli ve ulusal sanayi altyapısından en üst seviyede yararlanmak, ileri teknoloji yatırımlarını desteklemek, Ar-Ge faaliyetlerini teşvik ederek Türkiye’nin gereksinim duyduğu tüm savunma sistemlerini kendi topraklarında tasarlayıp üretmektir. Bu maksatla çıktığımız yolda, çağdaş bir savunma sanayi inşa etmek ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi çağın gereklerine uygun sistemlerle donatmak ismine çok önemli aralar kat ettik. Evvelce hazır alımlarla karşıladığımız gereksinimleri artık, kendi mühendislerimizin, araştırmacılarımızın ve sanayicilerimizin ürettiği tahlillerle karşılıyoruz çok şükür. Bu da yalnızca teknoloji üretmek değil; bağımsız karar alabilen bir ülke olmak demektir. Artık sırf sistem alıcısı değil, sistem geliştirici bir ülkeyiz. Sistem ve alt sistem dizaynından gereç teknolojilerine, entegrasyondan test süreçlerine kadar her adımda yerli bilgi ve yetkinlik olduğunu gururla söz ediyorum. Bu gelişimi sağlayan yapı ise bir bütün olarak savunma sanayi ekosistemidir” dedi.
‘YERLİLİK ORANI GÜNÜMÜZDE YÜZDE 80’LERİ AŞMAKTA’
Savunma endüstrisinin artık yalnızca iç gereksinimleri değil birebir vakit da ihracatla da Türkiye’ye bedel kazandırdığını söyleyen Görgün, şu tabirlere yer verdi: “2002’den bu yana ihracatımız rekor düzeylerle gerçekleşmekte. Türk imali sistemler, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine katkı sunar hale geldi. 2002’den itibaren uygulanan siyasetlerle yüzde 20’lerde olan savunma endüstrimizin yerlilik oranı günümüzde yüzde 80’leri aşmakta. Bin 100’ü aşkın yerli savunma projesi 100 milyar doları aşkın proje portföyü ve savunma endüstrinde kendi kendine yeten bir ülke pozisyonuna gelen Türkiye için yüksek teknoloji eserlerini dost ve müttefik ülkelerle de paylaşma fırsatı oluşturuyor. 2002 yılında savunma alanında 248 milyon dolar olan ihracat sayısı bugün baktığımızda 2024 yılı kapanış sayıları prestijiyle 29 kat artarak 7 milyar 154 milyon dolara çıkmayı başarmıştır. Savunma ihracat sayıları son 5 senede her yıl ortalama asgarî yüzde 20 artış göstermiştir. Savunma ve havacılık ihracatımız bugün prestijiyle geçtiğimiz yıllara bakarak 2,2 milyar doları buldu. Bir evvelki yılın birebir devrine nazaran yüzde 70’in üzerinde bir artış var. İmzaladığımız mukavele ölçüsü da 4,4 milyar doları bulmuş. Yani her yıl Türkiye ihraç ettiğinin ötesinde yeni siparişler alarak bakiye siparişlerini güçlendiren ve geliştiren bir ülke pozisyonuna geldi. Yalnızca son 2 yıla baktığımızda 20 milyar doların üzerinde savunma sanayi şirketleri ihracat mukavelesi imzaladılar. Amaçlarımıza emin adımlarla ilerlerken, dünyanın tamamında yürüttüğü kesintisiz uluslararası iş birliği faaliyetlerinin de tesiriyle başkanlığımız uyumundaki savunma sanayi şirketlerimiz aşikâr bir bölgeye değil, dünyanın neredeyse tamamına ihracat yapabilir hale geldi. Bugüne kadar toplamda 185 ülkeye ihracat gerçekleştirmişken yalnızca 2024 yılında 180 farklı ülkeye eser ihraç ederek yeni rekorlara imza atmaya devam ediyor.”
‘İHRACAT POTANSİYELİMİZİ HER GEÇEN GÜN ARTIRIYOR’
Haluk Görgün, “Türk savunma sanayi sırf Türkiye’nin değil, dünyanın güvenliğine önemli katkı sunan bir ülke pozisyonundadır. İhracatımız yalnızca araç ve ekipman göndermek değil, tıpkı vakitte mühendisliğimizi, vizyonumuzu ve tahlil odaklı yaklaşımımızı da dünyaya taşımak manasına geliyor. Birlikte çalıştığımız ülkelere yalnızca eser vermiyoruz; yerinde servis, özelleştirilmiş tahliller, ‘terzi işi üretim’ anlayışıyla her ülkenin gereksinimine uygun sistemler sunuyoruz. Bu sayede, ihracat potansiyelimizi her geçen gün artırıyor ve rekorlar da peş peşe geliyor. Türk savunma sanayi artık yenilikçi, rekabetçi, barışa katkı sunan teknolojiler geliştirmeye devam edecek. Türkiye, dünyanın bu alanda kıymetli bir markası haline geldi. Geldiğimiz nokta prestijiyle, Türkiye, savunma endüstrinde dünyanın en büyük 11’inci ihracatçı ülkesi pozisyonundadır. Hangi ülkelere ihracat yapmıyoruz diye baktığımızda, genelde savunma bütçesi olmayan, küçük ada ülkeleri karşımıza çıkıyor. Bu da aslında muvaffakiyet haritamızın ne kadar yaygın olduğunu da göstermekte. Kısaca Türkiye artık bir savunma sanayi üssü olmuştur” dedi.
‘YARIŞAN VE İSTİKAMET VEREN ÜLKE OLMAYI HEDEFLİYORUZ’
Dünyadaki savunma alanında gelişmelere değinen Görgün, “Özellikle Asya Pasifik bölgesi, yükselen teknolojik kapasitesiyle dikkat çekmekte. Bugün Çin, yüzde 24’lük pazar hissesi ile savunma endüstrinde ABD’nin çabucak gerisinde, ikinci sırada yer alıyor. ABD’nin pazar hissesi ise yüzde 26. Japonya da yüksek teknolojili sistemler, robotik kabiliyetler ve yapay zeka temelli güvenlik tahlilleriyle alanda faal bir rol almaya başladı. Bu tablo, bize şunu gösteriyor; artık yalnızca üretmek değil, yanlışsız vakitte, yanlışsız stratejiyle üretmek, rekabeti anlamak ve global vizyonla hareket etmek gerekiyor. Türkiye olarak, bu global yarışta sırf izleyen değil, yarışan ve taraf veren ülke olmayı hedefliyoruz ve bu gayenin en kıymetli garantisi yarınlarımız, gençlerimiz” diye konuştu.
