Köyde birer birer felç oldular: Gerçek çok geç ortaya çıktı
Bir müddettir birer birer yakınları felç olan; hayatını kaybeden ve kalıcı biçimde sakatlanan köy halkı, evvelce bu trajedinin eski kömür madenlerinden sızan kurşun nedeniyle yaşandığını düşünüyorlardı. Kimi köylüler ise olayları doğaüstü güçlere bağlamış, köyün lanetlendiğine inanmıştı. Lakin olayların artmasıyla birlikte bilim insanları bölgeye yöneldi ve gerçek nedeni bulmak için kapsamlı bir araştırma başlattı.
FELÇLE BAŞLAYIP NEFESSİZ BIRAKIYOR
Köyde birçok şahsa motor nöron hastalığı (MND) olarak bilinen amiyotrofik lateral skleroz (ALS) teşhisi konuldu. Hudut sistemini felce uğratarak hastaların hareket etme ve nefes alma yetilerini kaybetmesine yol açan bu hastalık, kısa müddette önemli bir sıhhat krizine dönüştü.
Montchavin’in tek tabibi Valerie Foucault, hastalığın kaynağını bulmak için uğraş etti. Çevresel faktörlerin MND hadiselerinin yüzde 90’ında tesirli olduğunu belirten Dr. Foucault, yardım için sıhhat otoritelerine başvurdu. Başlangıçta talepleri reddedilse de Grenoble Alpes Üniversite Hastanesi’nden nörolog Dr. Emmeline Lagrange’ın desteğiyle süreç sürat kazandı.
ARAŞTIRMALARIN AKABİNDE ŞAŞIRTAN BULGU
Fransız hükümetinin dayanağıyla başlatılan ve on yıl süren geniş çaplı araştırmanın başında Amerikalı nörolog Dr. Peter Spencer da yer aldı. Daha evvel Pasifik adası Guam’da siyanürlü tohumlar nedeniyle ortaya çıkan MND olaylarını inceleyen Dr. Spencer, çevresel etkenler üzerinde ağırlaştı.
Araştırmalar sonucunda köylülerin günlük ömürlerinde sıkça tükettikleri kuzugöbeği mantarları kuşkuların merkezine yerleşti. Bu mantarların hudut hücrelerine ziyan verebilecek toksinler içerdiği anlaşıldı.
Daily Mail’deki habere nazaran mantarlar direkt hastalığın nedeni olarak gösterilmese de köylülerin büyük bir kısmı bu ihtimali kabul etmeye başladı.
KESİN SONUÇ İÇİN TEMKİNLİ UYARI
Dr. Spencer, eski kömür madenlerinin tesirinin de göz arkası edilmemesi gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, çevresel faktörlerin hastalığın ortaya çıkışında kritik rol oynadığı konusunda hemfikir olsa da kesin nedenin belirlenebilmesi için daha fazla araştırmaya muhtaçlık duyulduğunu belirtiyor.
