Musa Aydın’dan Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne Katılım Sınırlamasına Eleştiri
Türkiye Güreş Federasyonu eski Başkanı Musa Aydın, yağlı güreşin yalnızca bir spor kolu değil, birebir vakitte Türk-İslam medeniyetinin özünü taşıyan kadim bir kültür olduğunu vurgulayarak, Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne iştirak sınırlaması getirilmesini eleştirdi.
Türkiye Güreş Federasyonu eski Başkanı Musa Aydın, son periyotta yapılan uygulamalarla Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin genetiğiyle oynandığını ve bu mirasın zedelenme riski taşıdığını tabir etti. Aydın, yağlı güreşin ve Kırkpınar’a dair yaptığı kıymetli ihtarları şöyle sıraladı:
Kırkpınar, 1000 yıllık Türk medeniyetinin ve 664 yıllık kültürümüzün bir modülüdür.
Güreşler, kıbleye dönük salavatlarla başlar; bu yalnızca bir spor değil, tıpkı vakitte maneviyatı derin bir ibadettir.
Usta-çırak bağı, sevgi, hürmet ve centilmenlik yağlı güreşin temelidir.
Kıspet; sadece bir giysi değil, ustalık isteyen bir sanat yapıtıdır.
Ağalık kuruluşu gönüllülük, hayırseverlik ve hamilik demektir.
Davul-zurna yalnızca müzik değil, cenk havasının, savaş ruhunun taşıyıcısıdır.
“Katılım sınırlaması kültürümüzle bağdaşmaz”
Kırkpınar Tarihi Yağlı Güreşleri’nde pehlivan sayısının azaldığına dikkat çeken Aydın, “Geçmişte 3000 pehlivanın katıldığı Kırkpınar’da bugün sırf 852 pehlivan güreşmektedir. 75 başpehlivanın yer aldığı CW güreşlerinin tersine, Kırkpınar’da yalnızca 40 başpehlivanın olması bu kültürün küçültüldüğünü göstermektedir. Her pehlivanın hayali Kırkpınar’da güreşmektir. İştirak sınırlandırılmamalı, bilakis 5-6 güne yayılarak daha fazla pehlivanın yer alması sağlanmalıdır” dedi.
“Gelenekle oynarsanız, geleceği kaybedersiniz”
Euro Lig mantığıyla yapılan uygulamaların, 664 yıllık geleneği tehdit ettiğini belirten Musa Aydın, “Bugün biri 32 başpehlivan fazla der, yarın 16’ya düşürür; bu türlü giderse Kırkpınar’ın bitişini sadece seyretmek kalır bize. Kırkpınar; yalnızca bir spor tertibi değil, Türk-İslam kimliğinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu kültüre sahip çıkmak, yalnızca güreşi değil, milletin özünü yaşatmak demektir. Milletler kültürleriyle ayakta durur. Kültürüne sahip çıkmayan millet, diğerinin kültürüne esir düşer” tabirlerini kullandı. – İSTANBUL
