Mustafa Armağan, Osmanlı’ya başkentlik yapan Bursa ve İstanbul’u anlatıyor

Ensonhaber’de hazırlayıp sunduğu Kapsül tarih yayınıyla tarih severlere her programda yeni ufuklar açan tarihçi ve muharrir Mustafa Armağan birikimlerini okurlarıyla, izleyenleriyle paylaşmaya devam diyor.

Yazdığıyla, söylediğiyle tartışmaların kapılarını açan Armağan, Türkiye’nin yetiştirdiği değerli isimlerin başından geliyor. Armağan’ın Osmanlı’yı Kuran Kent (Bursa’ya Şehrengiz) ve Osmanlı’yı İmparatorluk Yapan (İstanbul) isimli kitaplar her kitaplıkta bulunması gereken okunası ve üzerinde durulması icap etmektedir.

Dünyada üç kıtaya hükmeden, Avrupa kapılarına kadar giden (Viyana Kuşatması) Osmanlı Devleti’nin o periyot kıymetli pozisyonda olan Bursa ve İstanbul, imparatorluğa başşehirlik yaparak tarihteki yerlerini gerek, kültürüyle gerek ise siyasi ve toplumsal alakalarıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Mustafa Armağan başka ayrı bu iki kenti yazarak okurlarını gezdiriyor. Usta tarihçi kaleme aldığı bu iki kitapta, bize kentlerin Osmanlı Devleti’nin devlet olma yolundaki yadsınamaz katkılarını anlatıyor.

Tarihçi Mustafa Armağan

Şimdi bu iki kitabı kısaca ele alalım;

OSMANLI’YI KURAN KENT (BURSA’YA ŞEHRENGİZ)

Sayfa: 280

2012’de yayınlanan ve geniş okur kitlesine ulaşan bu kitapta Busa’nın neden başşehir yapılmak istendiğini daha âlâ anlayacaksınız. Mustafa Armağan da Bursa’nın cazip davetine koşanlardan biri. Onun için Bursa, tüketilecek ve eskitilecek turistik bir seyahat nesnesi olmaktan fersahlarca uzakta gülümseyen keşfedilmeyi bekleyen bir kıta. Bursa’yı Osmanlıların birinci başşehri olarak değil, Osmanlı’yı kuran kent olarak dünyamıza dikmeye çabalaması bu yüzden.

Osmanlı’nın 3 kıtada çınlayan görkeminin sırları, Bursa’nın önüne diktiğimiz asırlık surların ardında, bizi sabırla bekliyor diyor muharrir ve ekliyor: Osmanlı’ya bir de Osmanlı’yı kuran kentin penceresinden bakın.

OSMANLI’YI İMPARATOLUK YAPAN KENT (İSTANBUL)

Sayfa: 256

“GÖNÜL ÇELEN KÖŞELER…”

“Şairin iki deniz ortasına sıkışmış yekpare bir mücevhere benzettiği İstanbul, üzerine kurulduğu yedi zirve, Haliç ve Boğaz’ıyla, kubbe ve minarelerinin ufuk gergefine incelik ve ustalıkla ördüğü eşsiz eğilimleriyle, şık minarelerle yarışan asırlık kuleleriyle, yalı ve köşkleriyle tarih boyunca yeryüzünün en çok gönül çelen köşelerinden biri olmuştur.”

Bu satırları yazan ve çok sevdiği İstanbul ’u Kentlerin Ölümsüz Kraliçesi’ne ve Sonsuzluğa Çakılı Bir Yıldız’a benzeten Mustafa Armağan, bu kitabında okuyucuya bu eşsiz hoşluktaki kentin tarihî, toplumsal ve kültürel sırlarını açıyor.

Aynı vakitte bizi İstanbul’un eşsiz tabiatına, bir nakış üzere işlenmiş tarihî yapıtlarına, insani sıcaklığını koruyan cumbalı konutlarla bezeli sokak ve mahallelerine, süper hoşluktaki yalı ve köşklerine götürüyor.

Böylece bir ansiklopedi derinliğindeki bu başşehirler başşehri, tüllerini aralayan bir yalı penceresi, duvağını açan bir gelin üzere bize gülümsüyor.