Sürücülerin hayatını tehdit eden gizli tehlike: Yol Hipnozu
Ramazan Bayramı tatilinin sona ermesiyle birlikte, milyonlarca vatandaş tatil bölgelerinden ve memleketlerinden dönüş yoluna geçti.
Ancak ağırlaşan yollarda artan trafik kazaları, şoförler için önemli bir tehlikeyi bir sefer daha gündeme getirdi: Yol hipnozu.
Uzun müddet direksiyon başında kalan şoförlerin yaşadığı bu durumun, son devirde yaşanan kimi kazaların temel nedeni olabileceğini belirtiyor.
Yol hipnozu nedir, nasıl anlaşılır ve nasıl önlenir, okuyucularımız için derledik.
YOL HİPNOZU NEDİR
Yol hipnozu, uzun müddet araç kullanan şoförlerin farkında olmadan girdikleri bir zihinsel durum olarak tanımlanıyor.
Halk ortasında “gözü açık uyumak” olarak da bilinen bu durum, bilhassa monoton, düz ve uzun yollarda ortaya çıkıyor.
Sürücü, gözleri açık olmasına karşın etrafındaki ayrıntıları algılayamıyor, reaksiyon mühleti yavaşlıyor ve adeta bir trans haline geçiyor.
Bu durum ekseriyetle seyahatin 2-3 saatinden sonra başlıyor ve 4. saatte tepe yapıyor.
NASIL ANLAŞILIR
Yol hipnozunun belirtileri ortasında şunlar yer alıyor:
Dikkat dağınıklığı: Yoldaki işaretleri yahut öteki araçları fark edememe.
Zaman algısı kaybı: Seyahatin ne kadar sürdüğünü hatırlayamama.
Otomatik pilot hissi: Araç kullanırken bilinçsizce hareket etme.
Son anların hatırlanmaması: Bilhassa kazadan evvelki birkaç dakikanın hafızada olmaması.
NASIL ÖNLENİR
Yol hipnozunun önüne geçmek için şoförlere şu teklifler sunuluyor:
Dinlenerek yola çıkın: Yola çıkmadan evvel en az 5-6 saat uyuyun. Uykusuzluk, hipnoz riskini artırıyor.
Sık mola verin: Her 2-2,5 saatte bir 15-20 dakikalık molalar vererek pak hava alın, yürüyüş yapın yahut çay-kahve için.
Yol arkadaşıyla bağlantı kurun: Yanınızda bir yolcu varsa, sohbet ederek dikkatinizi canlı tutun. Tek başına seyahat riski artırabilir.
Monotonluğu kırın: Müzik dinlemek, aynaları denetim etmek yahut camı açarak havalandırma yapmak dikkati topluyor.
Gece sürüşünden kaçının: Gece saatlerinde yol hipnozu daha sık görülüyor. Mümkünse gündüz seyahat yapın.
