Uğur Dündar ilk kez Arena’da açıkladı: Turgut Özal neden öldü?
Fesih ve silah bırakma açıklaması yapan terör örgütü PKK’nın yayımladığı iletide Turgut Özal’ın “derin devlet tarafından ortadan kaldırıldığı” argümanı Sözcü TV’de Uğur Dündar ile Arena programında tartışıldı.
Duayen gazeteci Uğur Dündar, “Canlı şahit olarak söylüyorum” diyerek Özal’ın vefatının gerisindeki gerçeği anlattı.
Dündar şunları söyledi:
“”Turgut Özal, Türkiye’nin birinci bypasslı insanlarından biriydi. Houston’da Dr. Michael DeBakey’in yaptığı bir açık kalp ameliyatıyla birtakım damarları değiştirilmişti. Ve Dr. DeBakey kendisine zayıflaması gerektiğini, bedeninin kolesterol ürettiğini, ziyanlı üretimler olduğunu, sıhhatine dokunacak özellikler bulunduğunu ve beslenmesine de itina göstermesi gerektiğini söylemişti.
Beslenmesine dikkat etmezdi; bunu da orada bulunan biri olarak söylüyorum. Okluk Koyu’ndaki Cumhurbaşkanı konutuna gittik. Ertuğrul Özkök röportaj yapacak, ben de yöneteceğim röportajı.
Orada Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, “Çocuklar, bugün öğlen yemeğini ben yapacağım” dedi. Mutfağa girdi; bize nohutlu pilav, salata ve bir şey daha hazırladı. Elleriydiyle yaptı. Biz de afiyetle yedik.
Fakat kullandıkları yağ herhalde bana dokundu. Birkaç gün midem ekşidi ağır yağdan ötürü. Yani ikramda kusur etmediler lakin bu türlü bir kahır yaşadım.
Özal vefatından evvel Türki Cumhuriyetilere gitmişti; Orada da beslenme et yüklüdür. Artık, Özal bu türlü ağır yemeklerin olduğu ağırlamalardan sonra Türkiye’ye geldi. Zati çok yoruluyordu. Çok ağır bir tempoda çalışıyordu.
Vefatından sonra çok derin tahliller yapıldı, yurt dışına örnekler gönderildi. Türkiye’deki farklı kurumlardan “acaba bir zehirleme, bir suikast olabilir mi?” diye çok titiz araştırmalar yapıldı.
Onun çok yakınındaki birtakım beşerler, Türkiye’deki tahlil merkezlerine güvenmediler, yurt dışına gönderdiler örnekleri. Ona karşın rastgele bir zehirlenme durumu tespit edilemedi.
Yani merhum, kalp krizinden, bünyesindeki kalp rahatsızlığını tetikleyen birikimlerden, yüksek kolesterol ve trigliserid üzere nedenlerle hayatını kaybetti. Bunu da bilgilerime dayanarak açıklamış olayım.
Ayrıca, Kartal Demirağ isimli kişinin yaptığı bir suikast teşebbüsü vardı: Onun da derin devlet tarafından organize edildiği tezi ortaya atıldı. Kartal Demirağ o denli bir silahla suikast yapmaya gelmiş ki, bir müddet toprak altında saklamış, tabancasını gömmüş. Sonra çıkartmış, kullanılır hale getirmiş.
Tabancanın özelliği, birinci iki mermiyi atıyor, üçüncü mermide kesinlikle tutukluk yapıyor. Kartal Demirağ’ın da beş kurşunu var, beşi de farklı marka. Düşünebiliyor musunuz? Yani onu şayet bir örgüt suikastçı olarak kullanmış olsaydı, herhalde üçüncü mermide tutukluk yapan bir tabancayı eline vermezdi.
Dediler ki içeride makineli tüfekli birisi var. Bu iki mermiyi sıkacak, ondan sonra makineli tüfekli kişi onu öldürecek. O kişi de silahı salona gizlice sokmuştu, lakin o düzensizlikte kaçmayı başardığını tabir ettiler.
Yani özetle, Kartal Demirağ’ın suikast teşebbüsünü de araştırdım. Argümanların hiçbirinin hakikat olmadığını ve Kartal Demirağ’ın kişisel bir kararla bu suikasti gerçekleştirdiğini net bir halde ortaya çıkardım. Bunların hepsinin haberini yaptım.
Zaten merhum Turgut Özal da, Kartal Demirağ dört yıl Cezayir’de yattıktan sonra onu affetti. O denli bir durum kelam konusu olsaydı, en ufak bir kuşkusu olsaydı, merhum bu soruşturmayı derinleştirir, ardında ne olduğunu araştırırdı…”
